CV İndir

Hamdım, piştim, yandım

10 Ekim 2017

Deneyimledim ki;

Birliktelikte olduğumuz kişilerle yaşadığımız her çıkmazda, her kavgada, her ayrılıkta ve her bir araya gelişlerimizde aslında birbirimize olan sevgimizi tekamül ediyoruz…
Birlikte olgunlaşıyor, gelişiyor ve evrim geçiriyoruz…
Bu “An”larda aslında birbirimize empoze ettiğimiz “sevgi” öğretimlerini anlayabilirsek “koşulsuz sevgi” yani “ne olursan ol yine de gel” ruhsal olgunluğuna tırmanıyoruz…

Mevlana ne de güzel özetlemiş!
“Ömrümün özeti şu üç kelimeden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım…”

Tekamül içinde,ister umutsuz olun, ister acılı, ister kayıplı, ister kazançlı her türlü “aşk” deneyimi kutsaldır ve ilahidir…
Belki de acıyı, sıkıntıyı ya da bunalımların en büyüğünü yaşatan “eşleri” “çiftleri” ”sevgilileri” aslen en yüce Tanrısal eğitmen olarak kabul etmek gerekli.!
Yaşadığımız her türlü deneyim bize koşulsuz sevgiyi ve aydınlanmayı yaşatıyor.
O yüzden her türlü “aşk” ve “sevgi “ deneyimleri yaşarken geçirdiğimiz evrim çok kutsaldır.
Çiftler, eşler, sevgililer flört edenler, camdan cama kur yapanlar her türlü duygusal ilişki içinde ve kendi içimizde birer tekamül öğreticisi olduğumuzu kabul etmeliyiz.
Bu okulda hem öğrenim hem de öğretim görevlisiyiz.
Yani roller değişkendir. Bunun için ,her zaman kendi realitemize ve rolümüze göre sevgiyi ve ilişkiyi yorumlarız. Kimimiz namusu, kimimiz ilgiyi, kimimiz güven ihtiyacını gidermek isteriz. Bazen gösteriş duygusuna hitap etsin isteriz. Yani hepimiz kendimize göre “gerçek ”i doğruyu aramaktayız. İşte tüm bu farkındalıkları yaşamamıza rağmen yine de birbirimizi sevmeye çalışmak “sevgi” okulunun ana eğitim konusudur.

Koşulsuz sevmek zor mu?
Birbirlerini görmeden evlenen ninelerimiz, dedelerimiz önceden tahmin bile edemeyeceği kişiyi sonradan sevebilme olgunluğunu gösterebilmesi en güzel koşulsuz sevgi öğretisi bence…

Bana göre, ” ideal evlilik” “ideal aşk” “ideal ilişki” ya da beyaz atlı prens “ sadece realitelerimizce konmuş bir idealdir. Aslen ideal olan, herkesi ,her şartta sevebilmektir.
Egomuza yenik düşmezsek “ideal” insana ulaşmak çok kolay olacaktır .
Egomuzun sürekli olarak kendimizi haklı hissetmemizi sağlaması, bu eğiliminden dolayı da kendimizin karşımızdakine göre haklı olduğunu savunması ve aksini asla kabul etmemesi = kırgınlık ve kızgınlık.
Birlikteliklerimize ,O “GÜN” o “AN “ego frekansının daha fazla etkisine girmiş taraf ile, daha az etkisinde olan tarafın karşılıklı olarak birbirlerinin aracılığı ile olgunlaşmayı kabul etmemesi sonucu zarar veriyoruz.
Oysa ego etkisi ikili ilişkilerde her türlü devinime, kavgaya, savaşmaya ya da anlaşmaya açıktır. Evrensel sevgiye ve nihai mutluluğa ulaşmak için “evdeki” ya da eldeki eş’le koşulsuz sevgi talimi en iyi başlangıç olabilir.

Posted in Deneyimledim Ki